Aile hekimleri yıllık izne çıktıklarında ya maaşlarından kesinti yapılıyor ya da izne çıkan bir başka hekimin yerine iki kat çalışmak zorunda kalıyorlar. Annesinin ölümünde 4 günlük mazeret izni kullandığı için maaşından kesinti yapılan aile hekimi 14 yıllık görev süresinde yılda sadece 5 – 10 gün izin kullanmaktan yakındı. Aile hekimleri yıllık izin sorunlarına çözüm bulunmasını istiyor.
AİLE HEKİMLERİNİN YILLIK İZİN HAKKI
Konya’da görev yapan bir aile hekimiyim. Haziran 2010 tarihinden beri çalışıyorum. Aile hekimliği sisteminde izinlerimizi iki şekilde kullanabiliyoruz. Birincisi izne çıkan başka bir aile hekiminin yerine bakarak, yani iş yükümüzü ikiye katlayarak çalışıp izne çıkıyoruz, daha sonra yerine baktığımız kişi de aynı şekilde yerimize bakıyor. Ben bu seçeneği kullanmıyorum.
İkincisi ise ölüm, hastalık izni veya normal yıllık izinlerimizde günlük hakedişimiz kadar maaşımızdan kesiliyor.
Yani ölümüz de olsa, hasta da olsak ya izin kullanmayacağız ya da kaç gün gelmediysek günlük hakedimişiz gün sayısı ile çarpılarak maaşımızdan kesilecek.
Ben çoğunlukla ikinci şıkkı kullanıyorum. Ya da bir arkadaşımla ücret konusunda anlaşarak, direkt nakit ödemeyle izne çıkabiliyorum. İki yıl önce annemin vefatında 4 günlük izin aldım ve maaşımdan kesildi.
Bize her ne kadar 30 gün yıllık izniniz var denilse de bir toplantıda üst düzey yetkili bizim aslında Aile Hekimliği Yönetmeliğine göre hiç yıllık iznimizin olmadığını ifade etti. Bundan dolayı da ben 14 yıldır ortalama olarak yılda 5- 10 gün izin kullanabildim.
Öğrenmek isteğim şu, Aile Hekimliği İzin Yönetmeliği kanuna uygun mudur? (İ.K.)
Aile Hekimliği Kanunu’na göre aile hekimlerinin yılda 30 gün izin hakkı bulunuyor. Ayrıca 5 gün kongre ve seminer izin hakları var. Kanun, evlenme, ölüm, doğum ve emzirme hallerinde ise 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi kapsamındaki sözleşmeli personele ilişkin izin sürelerinin uygulanacağını düzenliyor.
Sözleşmeli personelin mazeret izinleri 21 Haziran 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile devlet memurlarıyla eşitlendi. Buna göre, eşi doğum yapanlar 10 gün, kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü halinde ise her olay için 7 gün “ücretli” mazeret izni verilir.
Devlet Memurları Kanunu’na tabi çalışanların ve İş Kanunu’na tabi çalışanların yıllık izinleri sırasında ücretleri ödenir. Fiilen çalışmaya bağlı olan (ek ders ücreti gibi) ödemeler dışında ücrette kesinti söz konusu değildir. Aile Hekimliği Kanunu’nda da yıllık izin veya mazeret izinleri sırasında ücret ödenmeyeceğine dair bir hüküm bulunmuyor.
Buna karşılık, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nde aile hekimlerinin izinli oldukları dönemde kendi aralarında anlaşarak birbirlerinin yerine bakmaları halinde maaşlarını almaya devam edecekleri, tek aile hekiminin görev yaptığı merkezlerde ise sadece ilk 14 günlük kısmı için tam ödeme yapılacağı belirtiliyor.
Sözleşmeli aile hekimleri çok özel bir statüye tabiler. Bunlar çalıştıkları kamu kurumlarında aylıksız izinli sayılıyorlar ve kadroları ile ilişkileri devam ediyor. Sözleşmeli statüde geçen süreleri kazanılmış hak derece ve kademelerinde veya kıdemlerinde değerlendirilerek her yıl işlem yapılıyor ve talepleri halinde eski görevlerine atanma hakları bulunuyor.
Anayasa’nın “Zorla çalıştırma yasağı” başlıklı 18. maddesi “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır” der.
Anayasa’nın “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları ise şöyledir:
“Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.
Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.”
Anayasa yıllık izin haklarının ücretli olacağını öngörüyor. Aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının izin haklarının Anayasa’ya uygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir.
Aile hekimleri sağlık sisteminin en görünen yüzünü, vitrinini oluşturuyor. Sağlık sistemine işi düşen vatandaşın muhatap olduğu ilk kişiler aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarıdır. Ailesiyle gönül rahatlığıyla yıllık izin yaparak dinlenemeyen kişiler mutsuz olacağı için mutsuzluklarını ister istemez muhataplarına da yansıtırlar. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda adım atması gerekir.
Bazı doktorlar serbest meslek mensubu olarak faaliyet gösterebiliyor. Onlar için yıllık izin uygulaması söz konusu değil. Ancak, aile hekimleri, yaptıkları iş itibarıyla serbest meslek mensubu gibi değerlendirilemez.
Devletin izne çıkan aile hekiminin yerine geçici aile hekimi istihdam ederek tüm aile hekimlerinin ücretli izin yapmasını sağlaması gerekir. Bunun devlete bir maliyeti olacağı doğrudur. Özel sektör işvereni bu maliyete katlanıyor. İşçilerin belli bir oranının yıllık izne çıkacağı, mazeret izni kullanacağı, rapor alacağı hesabıyla 4 yerine 5 personel istihdam ediyor. Özel sektör bile tüm çalışanlarına ücretli izin kullandırmakla yükümlü iken devletin, halkın sağlığını emanet ettiği aile hekimi ve diğer aile sağlığı çalışanları için bu yükümlülükten kaçınması doğru değildir.
KAMU İŞÇİSİ EMEKLİLİK DİLEKÇESİNİ NE ZAMAN VERMELİ?
Doğum tarihim 1976. 1994 yılında sigortalı oldum ve 2000’e kadar 750 gün sigortam var. 2000 yılında Zonguldak TTK Maden’e girdim, bilfiil çalışıyorum. 2025 yılında 7 Ocak’ta emeklilik için başvuru yapmak istiyorum. Sizce doğru bir zamanlama mıdır? (İsimsiz)
Emeklilik dilekçesini 2024 yılında mı yoksa 2025 yılında mı vermek gerektiği açısından soruyorsunuz. Hangisinin daha avantajlı olacağını söylemek için henüz erken. Emekli aylıklarına bu yıl ocak ayında yüzde 49,25 oranında zam yapıldı. Temmuz ayında ise ocak – haziran dönemindeki enflasyon oranında artış yapılacak. Altı aylık enflasyonun yüzde 25 civarında olması halinde SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına bu yıl yapılan toplam zam yüzde 86’ya ulaşacak. 2024 yılı enflasyonu yüzde 80’nin altında kalırsa emekli aylığı bakımından dilekçeyi 2024 yılında vermek daha avantajlı olacak. Kamu işçileri için 2024 yılı 14 Ocak 2025 tarihinde sona ereceği için 7 Ocak 2025’te dilekçe verebilirsiniz.
Ancak, dilekçeyi verme tarihi bakımından kıdem tazminatını da dikkate almalısınız. Kıdem tazminatı tavanı şu an 35.058,58 TL. Temmuz ayında memur maaş katsayısında yapılacak artışa bağlı olarak yükselecek. Brüt ücretiniz temmuz ayında belirlenecek kıdem tazminatı tavanından yüksek ise daha fazla kıdem tazminatı almak için 15 Ocak 2025 tarihini beklemeniz daha avantajlı olabilir. İkisinin sağlayacağı avantajları karşılaştırarak karar vermek için ocak ayını beklemelisiniz.
15 YAŞINDAKİ SİGORTA BAŞLANGICI GEÇERLİ MİDİR?
Sigortam 01.07.1996 tarihinde babam tarafından yapıldı. 65 gün uzun vade sigortam görünüyor. O tarihte 15 yaşındaydım. Emekli başvurum ret mi edilir? Mahkemeye mi başvurmamız gerekir? (Murat E.)
Sigortalı çalıştığınız işyeri aile işletmesi değil ise sigortanız geçerli kabul edilir. Annenize veya babanıza ait bir işyerinde çalışmış görünüyorsanız o tarihte vasinin katılımı ile yapılmış yazılı bir iş sözleşmesi bulunması ve sözleşmenin yine o tarihte hakim tarafından onaylanmış olması gerekiyor. Aksi takdirde SGK 18 yaşından küçüklerin aile işletmesinde sigortalı gösterilmesini geçerli saymıyor.
Diğer taraftan, aile işletmesinde çalıştığı tarihte 18 yaşından küçük olmakla birlikte evli bulunan çocukların iş sözleşmesi mevcut ise sigortaları geçerli sayılıyor.
SGK HATALI ŞEKİLDE EKSİK BAĞLANAN AYLIĞI NASIL İADE EDER?
Babam SGK’dan 1973 yılından itibaren “Sürekli İş Göremezlik Geliri” ve 2001 yılından itibaren de “Yaşlılık Aylığı“ almaktadır.
Nisan ayında son maaşı yattığında bir farklılık olduğunu gördük. İlgili SGK Müdürlüğüne sorduğumda hesaplama uygulamalarında iç yönetmelikle ilgili değişiklik olduğu için yeniden hesaplama yapıldığını, yaşlılık aylığının düşeceğini fakat sürekli iş göremezlik gelirinin artacağını, toplam gelirinde azalma olmayacağını, hatta artış olacağını belirttiler. Dokümanları ekte yolluyorum.
Daha sonra emekli maaş hesabına 45.625 TL fark yatırıldı. Bu değişikliğin yasal dayanağı var mıdır? SGK bu hesaplamayı hangi tarihten başlayarak yapmıştır? Farkı ilk tarihten itibaren alma hakkımız var mıdır? Varsa dava açarak başka para alabilir miyiz? (Ahmet A.)
Yapılan uygulamanın yasal dayanağı vardır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 54. maddesine göre, bir kişi aynı anda hem emekli aylığına hem de vazife malullüğü, iş kazası ve meslek hastalığı dolayısıyla sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanırsa bu aylık ve gelirden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı ödenir.
Gönderdiğiniz belgelerden anlaşıldığına göre, babanızın sürekli iş göremezlik geliri daha yüksek olduğu halde bugüne kadar yanlışlıkla yaşlılık aylığının tamamı, sürekli iş göremezlik gelirinin de yarısı ödenmiş. Sonra hata fark edilmiş ve olması gerektiği gibi sürekli iş göremezlik gelirinin tamamı ve yaşlılık aylığının yarısı şeklinde yeni aylık ve gelir hesaplanmış.
SGK’nın 2018 / 38 Sayılı Genelgesi uyarınca, kurum hatasından kaynaklı bu tür eksik ödemelerde düzeltme işlemi aylık veya gelirin bağlandığı tarihten itibaren yapılır. Düzeltme işlemi sonrasında da vatandaş lehine hesaplanan fark ödenir. Hatalı işlemi SGK kendisi tespit edip düzeltme yoluna gittiğine göre ikinci bir yanlışlık yapılacağını düşünmüyorum. Yine de emin olmak için hangi tarihe kadar fark ödemesi yapıldığına ilişkin yazılı bilgi talep edebilirsiniz.
Yazının orijinalini görmek için lütfen tıklayınız