Emeklilikte reform ihtiyacı neden doğdu?

Sosyal güvenlik sisteminde 2008 yılından sonra yeniden kapsamlı değişiklik gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, emeklilik sisteminde değişiklik konusundaki soru üzerine, “Yeni yasama döneminde inşallah konuyu gündeme alacağız” dedi. Peki 16 yıl sonra sosyal güvenlik sisteminde yeniden reform ihtiyacı neden ortaya çıktı? Nasıl bir reform gündemde? Emeklilik yaşı artırılacak mı?

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, en düşük emekli aylığının 12.500 liraya yükseltilmesini de içeren vergi paketi TBMM Başkanlığına sunulurken yaptığı açıklamada emeklilik sistemiyle ilgili kapsamlı değişiklik yapılacağını söyledi. Güler, “Önümüzdeki dönem inşallah emeklilik sisteminde daha dengeli, adil bir uygulamayı hayata geçirmemiz gerekiyor. Bunun için bir gelir kalemi oluşturmak lazım. Bütçe disiplinini bozmadan bir sistem inşa etmek lazım. O konuda da çalışmalarımız devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı önümüzdeki dönemlerde enflasyonun ciddi oranda düşmeye başlaması ve hem enflasyonla beraber bütçe disiplinini de elden bırakmadan bu konuda sabit gelirli vatandaşlarımızın gelirlerini artıracak, enflasyona ezdirmeme noktasında gayretimiz ve çabamız devam edecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı dolayısıyla gittiği KKTC’den dönüşte bir gazetecinin “Basına yansıyan bazı haberler var, emeklilik sisteminde köklü değişiklik içeren yeni bir hazırlık yapılıyor diye. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?” şeklindeki sorusunu özetle şöyle yanıtladı:

“Biz ölçüyoruz, biçiyoruz. Nasıl bu işi ekonomik dengeleri bozmayacak biçimde götürürüz? Buna bakıyoruz, adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Onun için de yeni yasama döneminde inşallah bu konuyu gündeme alacağız. O şekilde de yola devam edeceğiz. Grup başkanımız ne açıkladıysa gündemimizde o konular var, gerisi söylentiden ibaret.”

2024 – 2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP) da 2024 yılının 3. çeyreğinde “Sosyal güvenlik sisteminde kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik eden, hakkaniyeti ve aktüeryal dengeyi önceleyen düzenlemelerin hayata geçirilerek sistemin mali sürdürülebilirliğinin güçlendirileceği” belirtildi.

OVP’de ayrıca sosyal yardım sisteminin gözden geçirilerek, işgücüne katılıma mani olmayacak şekilde bütünleşik bir yapıda aile odaklı ve fert başına asgari bir geliri garanti edecek şekilde yeniden kurgulanarak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarının daha etkin kullanımının sağlanacağı ifade edildi.

Türkiye en son 2008 yılında sosyal güvenlik reformu gerçekleştirdi. Aradan 16 yıl geçtikten sonra yeniden reform ihtiyacı ortaya çıktı. Peki reform ihtiyacı neden kaynaklandı?

GÖSTERGE SİSTEMİNDEN AZALAN GÜNCELLEME KATSAYISINA GEÇİŞ EMEKLİ AYLIĞINI DÜŞÜRDÜ

Türkiye’de emekli aylığı 2000 öncesi, 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası olmak üzere sigortalı hizmetlerin geçtiği dönemlere göre üç farklı yöntemle hesaplanıyor.

Emekli aylığı hesaplanırken dikkate alınan iki temel parametre var. Bunlardan birincisi prime esas kazancın tutarı, ikincisi ise aylık bağlama oranı (ABO).

Tüm çalışma yaşamı boyunca Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilen prime esas kazancın güncel değeri 2000 öncesi dönem için gösterge sistemine göre hesaplanıyor. Gösterge sisteminde memur maaş katsayısı dikkate alındığı için kazancın güncel değeri yüksek oluyor.

2000 – 2008 arasındaki prime esas kazançlar tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) artışın yüzde 100’ü ile milli gelirdeki artış hızının yüzde 100’ünün toplamından oluşan güncelleme katsayısı ile hesaplanıyor

2008 sonrasındaki prime esas kazançlar ise TÜFE’deki artışın yüzde 100’ü ile milli gelirdeki artış hızının yüzde 30’unun toplamından oluşan güncelleme katsayısı ile hesaplanıyor.

Memur maaşları enflasyonun üzerinde artmış olduğu için 2000 öncesi en avantajlı dönemi oluşturuyor. Güncelleme katsayısında milli gelirdeki artış hızının tamamının dikkate alınması nedeniyle 2000 – 2008 arası avantajın azaldığı dönemi oluşturuyor. Güncelleme katsayısında milli gelirdeki artış hızının sadece yüzde 30’unun dikkate alındığı 2008 sonrası ise en dezavantajlı dönemi oluşturuyor.

Kazançların güncel değerinin bulunması konusundaki bu değişiklikler, çalışma yaşamı boyunca SGK’ya yatırılan kazançların güncel değerini düşürdü. Örneğin hayatı boyunca hep asgari ücretin 2 katı tutarında ücretle çalışan birinin emekli aylığı hesaplanırken ortalama aylık kazancı 20.034 TL’ye düşüyor. Oysa asgari ücretin iki katı şu an 40.005 TL düzeyinde bulunuyor. Bu örnek, tüm ücret düzeyleri için geçerli.

AYLIK BAĞLAMA ORANI DÜŞTÜ

Aylık bağlama oranı (ABO) önce 2000’de, sonra da 2008 yılında indirildi. 2000 yılından önce ABO, ilk 5000 gün için yüzde 60, 5000 günden sonraki her 240 gün için ilave yüzde 1 oranında uygulanıyordu. 9000 gün prim ödeyen bir kişinin aylık bağlama oranı yüzde 76.7 idi.

2000-2008 Eylül arasındaki dönemde ABO, toplam prim ödeme gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için yüzde 3.5, sonraki 5400 günün her 360 günü için yüzde 2, 9000 günden sonraki her 360 gün için yüzde 1.5 olarak uygulandı. Böylece, 9000 gün prim ödeyen bir çalışanın aylık bağlama oranı yüzde 65’e geriledi.

Ekim 2008’den sonra ise çalışılan her yıl için yüzde 2 oranı uygulanmaya başladı. Böylece 9000 gün (25 yıl) primi bulunan kişilerin aylık bağlama oranı yüzde 50’ye düşürüldü.

Hem ortalama aylık kazancın güncel değerinin hem de aylık bağlama oranının düşmesi emekli aylıklarında dramatik azalmaya yol açtı.

Toplam 25 yıl (9000 gün) hizmeti bulunan, ortalama aylık kazancı 40.005 TL, ABO’su yüzde 76,7 olan kişiye 2000 öncesi sisteme göre 30.680 TL emekli aylığı bağlanırken, aynı kişi yeni sistemde 10.017 TL aylık ile karşı karşıya kalabiliyor.

Dönemler itibarıyla aylık bağlama oranları (%)

Gün sayısı            2000 Öncesi       2000-2008 Ekim Arası     2008 / Ekim Sonrası

6000       64,0        47,0        33,33

6500       66,0        51,0        36,11

7200       69,0        55,0        40,00

7500       70,0        55,0        41,67

8000       72,0        59,0        44,44

8500       74,0        61,0        47,22

9000       76,0        65,0        50,00

9500       78,0        66,5        52,78

10000    80,0        68,0        55,56

10500    82,0        71,0        58,33

11000    85,0        72,5        61,11

11500    85,0        74,0        63,89

12000    85,0        77,0        66,67

12500    85,0        78,5        69,44

13000    85,0        81,5        72,22

13500    85,0        83,0        75,00

14400    85,0        87,5        80,00

16200    85,0        95,0        90,00

ABO 2000 öncesi %85’i, 2008/Ekim sonrası %90’ı geçemiyor. 2000 – 2008 / Ekim arasında sınır bulunmuyor.                                          

ALT SINIR AYLIĞI AŞAĞI ÇEKİLDİ

Emekli aylığı bağlanırken her dönem için uygulanan alt sınır da dikkate alınıyor. Alt sınır 2000 öncesinde en düşük göstergenin yüzde 70’i, 2000 – 2008 arasında asgari ücretin yüzde 35’i, 2008 sonrasında ise yukarıda anlatılan sisteme göre hesaplanan “ortalama aylık kazancın” yüzde 35’i olarak uygulanıyor. Hayatı boyunca asgari ücret ile çalışan bir kişinin ortalama aylık kazancının bugünkü asgari ücretin yarısı düzeyinde olduğunu dikkate alırsak, bu durumdaki kişiler için alt sınır aylığı 2008 sonrasında 3.500 TL’ye düşmüş bulunuyor.

DÜŞÜK ÜCRETLİLERİN 2008 SONRASI PRİM GÜNLERİNİN ARTMASI EMEKLİ AYLIĞINI DÜŞÜRÜYOR

Asgari ücret ve buna yakın ücretle çalışanların 2008 sonrası prim günleri arttıkça emekli aylığı azalıyor. Buna karşılık, yüksek ücretle çalışanların 2008 sonrası prim günlerinin artması emekli aylığını da artırıyor.

EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI UYGULAMASI EŞİTSİZLİK YARATTI

AK Parti hükümetlerince geçmiş yıllarda emeklilere yönelik ilave artışlar genellikle seyyanen artış şeklinde yapıldı.

2019 yılında ise 5510 Sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 19 uyarınca, en düşük emekli aylığı 1000 TL olarak belirlendi. TBMM’deki kanun teklifi ile bu tutar 12.500 TL’ye çıkacak. Beş yıllık dönemde 12,5 kat arttı.

Bu uygulama sonucu 3600 prim günü çalışanla 9500 prim günü çalışanların emekli aylığının aynı düzeye gelmesi, emekliler arasında eşitsizliğe yol açtı. Sosyal güvenlik sisteminin en temel kurallarından biri olan nimet – külfet dengesi bozuldu. Prim günü ile emekli aylığı arasındaki bağ ortadan kalktı.

NASIL BİR REFORM GÜNDEMDE?

Sosyal güvenlik sisteminde nimet – külfet dengesini gözeten, prim günü ile emekli aylığı arasında bağı yeniden sağlayan, hakkaniyetli bir düzenleme yapılabilmesi için 2008 öncesi ve sonrasını kapsayacak şekilde emekli aylığı bağlama oranları ve güncelleme katsayılarının yeniden belirlenmesi gerekiyor. Böyle bir değişiklik mevcut tüm emeklilerin kök aylıklarının artırılması anlamına geliyor. Dezenflasyon programının uygulandığı bir dönemde bütçeye yük getirecek böylesi bir düzenlemenin hemen hayata geçirilmesi zor görünüyor. Kapsamlı bir çalışmayı gerektirdiği hususu da gözetilerek kök aylıklarda artış sağlayacak düzenlemenin hayata geçmesinin bir iki yılı bulacağı tahmin ediliyor.

Sosyal güvenlik sisteminde en acil düzenleme ihtiyacı en düşük emekli aylığı alanlar için bulunuyor. Her 6 ayda bir en düşük emekli aylığını artırmak zorunda kalmamak için tek geçim kaynağı emekli aylığından ibaret olanlarla ilgili bir sosyal yardım programı tartışılıyor. Almanya başta olmak üzere birçok ülkede uygulanan modelde, emekli aylığından başka geliri olmayanlara kira yardımı ve düzenli sosyal yardımlar yapılıyor. En düşük emekli aylığının 6 ayda bir artırılması ihtiyacını ortadan kaldırmak için düşünülen sosyal yardımın hak temelli olması, kime hangi koşulda sosyal yardım verileceğinin kanunla belirlenmesi gerekiyor.

EMEKLİLİK YAŞI KADEMELİ ARTIŞLA 65’E ÇIKACAK

Sosyal güvenlik sisteminde değişiklik yapılırken emeklilik yaşında bir artış beklenmiyor. Çünkü emeklilik yaşı kademeli olarak önümüzdeki süreçte 65’e çıkacak. Şu an çalışma hayatında olan bazı kişiler için emeklilik yaşı 65’e çıkmış bulunuyor.

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesiyle ilk defa sigortalı çalışmaya 8 Eylül 1999 tarihinden önce başlayanlar için emeklilikte yaş koşulu kaldırıldı.

İlk defa sigortalı çalışmaya 8 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 tarihleri arasında başlayan kadınlar 58, erkekler 60 yaşında emekli olacaklar.

İlk defa sigortalı çalışmaya 30 Nisan 2008 tarihinden sonra başlayanlar 31 Aralık 2035 tarihine kadar 4/1-a (işçi) statüsünde 7200 prim gününü, 4/1-b (esnaf) ve 4/1-c (memur) statüsünde çalışanlar ise 9000 prim gününü tamamladıkları takdirde kadınlar 58, erkekler 60 yaşında emekli olabilecekler.

Söz konusu prim gününü 2035’ten sonra tamamlayanların emeklilik yaşı ise geciktikleri her 2 yıla karşılık bir yıl artacak. Prim gününü 1 Ocak 2044’ten sonra tamamlayan erkekler ile 1 Ocak 2048’den sonra tamamlayan kadınlar 65 yaşında emekli olabilecekler.

İlk defa sigortalı çalışmaya 2019 yılında başlayan erkekler esnaf ve memur statüsünde hiç ara vermeden 25 yıl (9000 gün) çalıştıklarında 9000 prim gününü 2044’te tamamlayacaklar. 2024 yılında çalışmaya başlayan erkekler de işçi statüsünde hiç ara vermeden 20 yıl (7200 gün) çalıştıklarında prim gününü yine 2044’te tamamlayabilecekler. Her iki gruptaki erkekler 65 yaşında emekli olacaklar.

Yazının orijinalini görmek için lütfen tıklayınız