HAK-İŞ ücrette vergi indirimi istedi

HAK-İŞ Konfederasyonu Türkiye’de gelir dağılımının düzeltilmesi, refahın adil bir şekilde paylaşılması için gelir vergisi ilk diliminin yıllık asgari ücret tutarına çıkartılmasını ve vergi oranının yüzde 10’a indirilmesini önerdi. HAK – İŞ Başkanı Mahmut Arslan, emekçilerin milli gelirden aldığı payın artırılması için ayrıca toplu iş sözleşmesinin kapsamının genişletilmesini, bir işkolunda imzalanan toplu iş sözleşmesinin o işkolundaki tüm işçilere uygulanması gerektiğini söyledi.

HAK – İŞ Konfederasyonu, Refahın Adil Paylaşımında Vergi ve Sosyal Politikalar Raporu hazırladı. HAK – İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, raporun tanıtımı dolayısıyla düzenlenen toplantıda, makro ekonomik göstergelerin olumlu olduğunu ama emekliler ve ücret geliriyle yaşayan toplumun geniş kesimlerinde yüksek enflasyon dolayısıyla memnuniyetsizlik bulunduğunu belirtti. Sorunun sebebinin makro rakamlarda değil bu rakamların oluşturduğu imkanların dağıtılmasında, refahın adil paylaştırılmamasında olduğunu vurgulayan Arslan, milli gelirdeki artışın çalışanlara ve toplumun bütün kesimlerine yansımadığını dile getirdi. Türkiye’nin gelir dağılımı adaletsizliği bakımından en kötü ülkeler arasında yer aldığını ifade eden Arslan, milli gelirdeki büyümenin, üretimin, istihdamın, ihracatın arttığını ama kaynakların adil dağıtılmadığını belirtti.

Türkiye’nin sadece vergi sistemini düzelterek adil gelir dağılımını sağlayamayacağını, verginin adil toplanması kadar adil dağıtılmasının da önemli olduğunu vurgulayan Arslan, 15 milyon emeklinin sendikalar ve dernekler vasıtasıyla hükümetle ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile pazarlık masasına oturması gerektiğini söyledi.

“BİR İŞKOLUNDA İMZALANAN TOPLU SÖZLEŞME O İŞKOLUNDAKİ TÜM İŞÇELERE UYGULANMALI”

Türkiye’de yaklaşık 15 milyon sigortalı işçi bulunmasına karşın sadece 2 milyon kişinin toplu iş sözleşmesinden yararlandığını belirten Arslan, toplu iş sözleşmelerinin kapsamının genişletilmesi gerektiğini vurguladı. Bunun refahın adil dağılımı için gerekli olduğunu dile getirdi.

Arslan, Fransa’dan örnek verdi. Bir işkolunda sendika oranı yüzde 15-20 olsa bile imzalanan toplu iş sözleşmesinin o işkolundaki tüm işçilere uygulandığını, bu sayede Fransa’da toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçi oranının yüzdoe 90’a ulaştığına dikkat çekti. Arslan, teşmil olarak adlandırılan bu uygulamanın emekçilerin milli gelirden aldığı payın artmasını sağlayacağını belirtti.

“İLK VERGİ DİLİMİ YÜZDE 10’A İNDİRİLSİN”

HAK – İŞ’in akademisyenlere hazırladığı raporda ise 2023 yılında vergilerin yüzde 64’ünün dolaylı vergilerden, yüzde 36’sının ise doğrudan vergilerden oluştuğu vurgulandı.

Halen tüm çalışanların asgari ücrete kadar olan kazançları vergi dışı bırakılıyor. Asgari ücreti aşan kazançların ise 110.000 TL’ye kadar olan kısmı yüzde 15, 110.000 – 230.000 TL arasındaki kısmı yüzde 20, 230.000 – 870.000 TL arasındaki kısmı yüzde 27, 870.000 – 3.000.000 TL arasındaki kısmı yüzde 35, 3 milyon liradan fazla kısmı ise yüzde 40 oranında vergiye tabi tutuluyor. Brüt ücreti asgari ücretin iki katı (40.000 TL) olan bir işçi bile ağustos ayından itibaren yüzde 27 oranındaki gelir vergisi dilimine giriyor.

HAK-İŞ’in raporunda, ücretle çalışanlar için ilk vergi dilimi tarifesinin yıllık brüt asgari ücret tutarına yükseltilmesi ve vergi oranının da yüzde 10’a indirilmesi önerildi. Ayrıca vergi dilimlerinin genişliği artırılarak daha düşük oranda vergi alınması gerektiği belirtildi.

HAK – İŞ’in önerisi hayata geçmiş olsa asgari ücretin iki katı tutarında ücret alanlar yıl boyunca sadece yüzde 10 oranında vergi ödeyecekler.

Raporda ayrıca hakkaniyetli bir vergi sisteminin sağlanabilmesi için mali servetlerden “Net Servet Vergisi” alınmasıyla 2024 yılı değerleri üzerinden 112 milyar dolar gelir elde edilebileceği savunuldu.

MEMUR SEN: “AZ KAZANANDAN AZ VERGİ ALINMALI”

MEMUR – SEN Konfederasyonu da dün “Adil, Makul ve Sürdürülebilir Bir Vergi Sistemi” başlıklı rapor açıkladı. MEMUR – SEN Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul, vergide adalet olmadan toplumsal barış ve adalet olmayacağını dile getirdi. Mevcut vergi sisteminin ağırlık merkezini gelire göre vergilendirme yerine toplumun tümünün vergilendirilmesinin oluşturduğunu vurguladı. Bir iş adamıyla geliri olmayan vatandaşın markette, pazarda aynı KDV’yi ödediğini kaydeden Tonbul, “Gelirdeki artıştan daha fazla vergi artışı alım gücünü düşürmekte, yapılan maaş zamlarını eritmektedir. Mesela kamu görevlilerinin maaşlarına yüzde 20 zam yapıldığını varsayalım. Asgari ücret tutarındaki vergi sabit kalacağı için yapılan zam hem enflasyon ile hem de matrah artışına bağlı olarak yüzde 20 ve yüzde 27 gelir vergisi dilimine girerek eriyecektir. Gelir artıyormuş gibi görünse de gelir artışından daha fazlası eline geçmeden alınacaktır. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalı” diye konuştu.

Yazının orijinalini görmek için lütfen tıklayınız